21 Nisan 2015 Salı

Ya Şampiyon Ya Şampiyon

Kazanılan maçlar, efsaneler, atılan goller ve anlatılan onca hikaye. Peki bir gece de aynı kulüp sizi farklı şehirlerde, farklı branşlarda nasıl mutlu edebilir? Daha biraz önce çok güzel bir laf ettim kendi kendime "Fenerbahçe kazanınca sanki güneş bir farklı açıyor". Bahar bize işte tam olarak dün gece geldi diyebilirim.  Ligde Liderlik, Avrupa'da Final-Four!

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki yaşadığımız her bir şey bizi daha da güçlü yapıyor. Daha 2 hafta önce silahlı saldırıya uğrayan futbol takımımız, bu olayın stresini atlatmadan bir kupa maçına çıktı. Sonuç mu? Farklı galibiyet! Yine bu olayın failleri yakalanmadan bir lig maçı! Sonuç mu? Liderlik... 3 Temmuz'dan bu yana paramparça olan sadece Fenerbahçe düşmanları oldu. Trabzonspor'un Galatasaray'ı yenmesinden sonra, "dostluk bozuldu, iki kardeş artık düşman oldu, Trabzon Galatasaray'ı arkasından vurdu" gibi futbolla uzaktan yakından ilgisi olmayan yorumlar yapılmaya başlandı. Nereden kardeş takım olma durumunuz var acaba? Ama doğru, şike sürecinde "bu ateş üfleyerek sönmez"di dimi? Bir de şu Selçuk, Burak, Umut transferleri! Ve şimdi bakıyorum da biz şampiyon olsak da olmasak da yerin bin kat dibine de girsek siz çoktan paramparça olmuşsunuz. Ve bir kez daha Allah'a şükür sebebi oluyor Fenerbahçem; ya yarım akıllı Trabzonsporlu olsaydım! ya da fransız hayranı Galatasaraylı! Çubuklu formama bakıp gülümseyerek uyanmanın tadını şimdi bir kez daha anlıyorum!

Gelelim dün geceye. Artık ipleri eline alma zamanı gelen Fenerbahçem, çok güzel bir galibiyete imza attı. Webo'nun 84. dakikada attığı gole kadar maç bir o kalede bir bu kalede geçse de şampiyonluk alametleri Şükrü Saraçoğlu'nda görülmeye başlandı. Stad dolmaya ve takım orta saha da taraftarlarla şampiyonluk tezahuratı yapınca geriye bir tek şey kalıyor. Şampiyonluk!!!

Ve Fenerbahçe Ülker !! Aslında basketbol takımımızla alakalı 2. maçdan sonra bir yazı paylaşmayı düşünmüştüm ancak kendime "hayır Kayhan dur, Final- Four için bekle" diye totem yaptım ve totem işe yarayınca da bu iki önemli karşılaşmayı birleştirme yoluna gittim. Obradoviç yönetiminde şampiyonluk yaşamayan takım kalmadı sanırım Avrupa'da. Bizden başka! Ee zamanı da geldi açıkcası! Tarihi boyunca her oyuncusundan katkı gören takıma ulaştık diyebilirim. Goudelock, Vesely, Semih, Emir, Oğuz, Bogdanovic, Zisis, Bjelica! "Bir de Hickman olsa" dediğinizi duyar gibiyim.  Ancak bu tablonun baş mimarı elbette Obradoviç! Euroleuge macerasında hedef artık Final-Four değil. Şampiyonluk!




13 Nisan 2015 Pazartesi

Futbolun Teröristleri

Bütün yıldızları alın hatta bütün futbolcuları. Bütün şampiyonluklar, kupalar sizin olsun!!! Tek bir canın bedeli nedir size göre? Kininiz, nefretiniz boyunuzu aşmış ve boğulmak üzeresiniz! Fenerbahçe düşmanlığınız sizi alçaklarda bırakırken bizler bir kez daha sevdamızın peşinden, tribünlerde omuz omuza olmanın gururunu ve heyecanı yaşayacağız!

Ünlemli cümleler kullanıyorum, çünkü ciddi anlamda susmak acı veriyor artık. Aykut Kocaman çok güzel bir laf söylemişti, bilmem hatırlar mısınız? " Fenerbahçe'nin cezası hala bitmedi,bu cezayı kim verdi bilmiyorum ama 3 Temmuzdan beri ceza kesiyorlar".. Alın teriyle kazanılan maçlara kendi pisliklerini sürmek isteyenler, eli silahlı yöneticiler tarafından yollara atılan köpeklerin sadece bir maşa olduğunu bizler biliyoruz elbette. Ancak kabul edemediğim sadece bu düşmanlık değil. O otobüs eğer denize yuvarlansaydı ve Allah korusun futbolcularımız bugün hayatta olmasaydı bunun hesabını kim verebilirdi? Futbolun futbolcular tarafından oynandığı bir oyun, biz taraftarların ise gönül birliği yaptığı sosyal bir oluşum olduğunu kenara atmak ve attırmak isteyenlere prim vermemek önemli olan. Belki de bu yüzden belli bir takıma ya da taraftara bu olayı yüklemek istemiyorum. Trabzon, ülkemizin en güzel şehirlerinden birisidir, bilmiyorum. Ama YETER! Büyüklüğümüzü herkese kanırta kanırta anlattığımız aşikar, size de! Futbol artık sizin sürekli kaybettiğiniz, bizim ise sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi yaşadığımız bir kültür olacak, Çünkü siz bu oyunu oynamayı bilmiyorsunuz ve HAK ETMİYORSUNUZ!!! 


2 Nisan 2015 Perşembe

Bağırın Ulan "Fenerbahçe Çok Yaşa" Diye

Sinema perdelerinde vurdulu, kırdılı sahnelere herkes bayılır. Aksiyon ve maceranın eksik olmadığı filmler hem bol ödül alır hem de gişe rekorları kırar. Peki ya düşündünüz mü spor içerikli filmler ne alemde? Kitlelerin peşinden koştuğu onca sevda varken, beyaz perdede izlenen sahnelerin içine o sevdadan takılanlar? İnanın bunu oturup düşündüğünüzde yeşilçam filmleri gözünüzün önüne geliyordur. Ve sanırım herkesin aklında ilk " hababam sınıfı" canlanıyordur. Maça gitmek için hocalarını kandırıp göze aldıkları cezalar derken günümüze kadar uzanan hababam güm güm güm tezahuratı bile bunu bize tekrar tekrar hatırlatıyor.


Sadece Hababam Sınıfı mı peki? tabi ki de hayır! Cilalı ibo'dan tutunda  Salatasaray'ın iflahını kesen Yenerbahçe'li Selim'e kadar bir çok yeşilçam yıldızı sarı laci formanın temsili oldular. Güldüğümüz Aydemir Akbaş'lı "Biyonik Futbolcu Ali" karakteri de Fenerbahçe arması önündeydi. Göztepe ve Fenerbahçe forması giyen Kadir İnanır'la izlediğimiz "Uyanık Kardeşler" filmi yine bizleri sevdamızın içinde işleyen filmlerden birisiydi. Sık sık güldüren filmlerden sonra bizleri duygusal bütünlüğe kavuşturan "Ya Ya Ya Şa Şa Şa", İlyas Salman'ın kapıcılıktan şöhrete uzanan hazin tablosunu gösteriyordu. Son zamanlarda çekilen Aşk Tutulması'da Fenerbahçe'yi gelecek nesillere anlatmak için güzel bir kaynak olabilir.

Ve yine dillere pelesenk olan o meşhur replik:
-Şimdi ben bunların Tanrısı mıyım?
-Evet, artık benim de Tanrım'sın
-Ne desem yaparlar mı?
-Yaparlar
-Öyleyse Bağırın ulan Fenerbahçe çok yaşa diye!!