Her sezon başı kullanılan en sık cümledir. " Bu sene çok farklı takım,şampiyonluğun en büyük adayıyız." Her takım taraftarı bunu ister ve söyler. Ligin ilerleyen haftalarında şans dengeleri değişir. Bu söylemler azalır. Ve biz Fenerbahçe'liler son haftalara kadar işkence çekmeye ya da sevdamızın ardından bağırmaya devam ederiz. Sezon başı değerlendirmesi yapmak istemiyorum. Çünkü benim üstünde durmak istediğim farklı bir taraf var. 3 Temmuz 2011'den beri sezon başı kamplarımız hep değişik havalarda geçti. Bu sene de farklı bir durum yoktu. Önce 2+1 men kararı sonra 1 yıl indirim sonra kararı durdurma derken bizim kadar futbolcularında kafası karıştı. Kombine alan, almayan taraftar gibi maçlara hazırlık aşamaları da sürekli değişkenlik gösterdi. Kısacası herkes yine bu sezon başı kampını fazla verimli geçiremedi. Bu yüzden hocanın söylediği ligin 5. ve ya 6. haftasına kadar takımın hazır olması durumu bunu kanıtlar düzeyde. O zamana kadar hem her şey netleşmiş olur hem de takımın maç temposu belirlenir.

Gelenler, gidenler oldu bu sene. Ancak yinede güzel bir kadro oluştu. Basit yada futbol bilgimi kanıtlamak için karmaşık terimler kullanmadan, içinde Fenerbahçe aşkı olan bir yorum yapmak istiyorum. Kim gelirse gelsin, çubukluyu giymeyi haketmişse giyer. Ve sonuna kadar mücadelesini sürdürür. Ve bazı sevdalar vardır, yarım kalan. 2011 yazında yarım kalan Emenike sevdası gibi. Bu sene tekrar sırtına geçireceği formayı terleteceğinden şüphe bile etmiyoruz. Çünkü onun içinde ki Fenerbahçe sevgisi başka biliyoruz. Hele uğradığı haksız muamele!
Aykut Kocaman'ın elini öpen bir futbolcu bizim ancak baştacımız olabilir.Üstüne laf söylenmez. Tribünden çok daha fazla çıkması gereken bir ses var artık. İhtiyacımız olan o ateşi hissettirmek olmalı. Yepyeni bir sayfaya yarım kalan hikayeleri tamamlamak yakışır bize. Bastıra bastıra yazmak sevdayı.
Hoşgeldin Emmanuel Emenike. Yuvana Hoşgeldin. Rakipler artık çok daha fazla korkacak bizden. Çubukluyu geçir sırtına ve adını tarihe yazdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder