30 Haziran 2014 Pazartesi

Kupa'ya Erken Veda: Webo !

Dünya kupası heyecanına dalıp gitmişken, yazmayı sürekli aklımın ucunda tuttuğum bir yazıyı paylaşıyorum sizlerle... Dünya kupası için favori takımlardan bahsederken çubuklu formayı giyen oyuncularımızın takımları ve performansları da bizleri yakından ilgilendirmekte. Bu yazı Pierre Webo'lu Kamerun için geçerli...

Aslında bu Dünya kupasında Afrika takımlarının başarısızlığına şahit olurken, Latin Amerika takımlarınında ilginç istek ve arzularını görmek mümkün oldu. Ev sahipliği yapılan ülke gibi kıt'anında yeri pek ayrı gibi görünüyor.Taraftar desteğini arkasına alan, çoğu zaman galibiyeti de sağlıyor. Örneğin; Brezilya...

Ve Kamerun. A Grubunu 4. sırada bitiren Webo'nun takımı 3 maçta toplam 9 gol yiyip 1 gol atabildi. Sonradan oyuna girmesine karşın pekte etkili olamayan Webo, sene içindeki hırslı görüntüsünü zaman zaman milli takımında da gösterse de 90 dakikalık performans sergileyemedi. 

Kamerun'un grubunda Hırvatistan, Meksika ve ev sahibi Brezilya yer alırken, gruptan Hırvatistan'da çıkamadı.

19 Haziran 2014 Perşembe

Sarı - Lacivert Dünya Kupası

Futbol tutkusuna sarı-lacivert renklerle sevdalandıysanız, Dünya Kupası gözünüze bir başka gözükür. Milli Takımımızı bu turnuvada görememek bambaşka bir üzüntü yaratsa da, izlediğimiz maçların keyfini çıkartmak düşüyor bizlere. Muhtemel olarak herkes kafasında bir favori takımıyla şampiyonluk hayali kuruyordur.

Brezilya'da düzenlenen Şampiyonanın favorisi çoğunluk tarafından Brezilya'dır zaten. Ancak bu favoriye başka anlamlar katan farklı ikonlar var. En azından yüreğinde sarı-lacivert sevdayı taşıyanlar için. Bilindiği üzere ülkemizde takımların farklı dönemlerde farklı efsanevi oyuncuları olur.Bu da zamanla o oyuncunun ülkesinin, takım içinde bir ekol olmasına sebep olur. Bir zamanlar Fenerbahçe'de Brezilya ekolünün olması gibi. Teknik direktörlükte Zico, savunmada Edu, R.Carlos, orta sahada Baroni, M.Aurelio, Alex, forvette Deivid gibi tam bir Brezilya kökenli ve samba rüzgarı estiren bir takımın ekolünü düşünün. Bu dönemin öncesi de sonrası da bu ekolle beslendi. Ancak 2007-2008 sezonu tam anlamıyla Brezilya kokuyordu. Ve zaten Şampiyonlar liginde Çeyrek final'de bu sayede gelmişti diyebiliriz. 

Aslına bakarsak futbol sınırlar ve renkler ötesi bir oyun. Belli bir çizgisi ve tarzı yok. Kimisi sıkıcı pas oyunuyla rakibi bunaltmak isterken kimisi kontra atak futbolunu, kimisi hızlı kanat organizasyonlarını ön plana koyuyor. Bizim için neyi nasıl oynadığının önemi pekte yok. İspanya'nın kupaya erken vedası onların kötü oyunundan kaynaklanmıyor. Modern futbol anlayışı içinde taktik dehalarının artık çözüldüğü anlamına geliyor. Bunları görüp yorumlamak ise sadece ve sadece sevdalandığımız renkleri taşıyan o futbolcuların milli başarılarını görmek ve birlikte yaşamakla mümkün. Dirk Kuyt'lı Hollanda, Pierre Webo'lu Kamerun, Bruno Alves ve Raul Meireles'li Portekiz, Emmanuel Emenike'li Nijerya acaba neler yapabilir? İsimlerini Dünya Kupası sahnesinde sergilerken Fenerbahçe'yi temsil etmeleri gururunu yaşamak? 



Sarı-Laci'yi kuşanıp terleten her futbolcumuzun milli başarıları bizim için özel ve güzeldir. Ancak ben Fenerbahçe'nin devam eden ekolüne olan zaafımı devam ettiriyorum. Rengimiz belli, Brezilya !!!

17 Haziran 2014 Salı

Fenerbahçe'den uzak kalmak...

2011 yazı gibi hüznünü de 2014 baharında sevincini de uzaktan yaşamak. Hayatımızın belki de en önemli dönemeç noktalarını uzaktan izlemek. Şampiyonluğun tadını çıkartamamak. Askerlik görevimizi tamamlayıp geldik ancak Fenerbahçe'mizden ayrı kalarak. Nöbet kulelerinde çılgınca tezahurat yapan " dilimde şarkıları gündüz gece" eksik olmayan bir sevdayı taşımak 168 gün boyunca !!!

Hiç bir şampiyonluğun bu şampiyonluk kadar değerli olmadığı malzemecisinden kiralanan futbolcusuna kadar bu camianın içinde olan herkesin emeğini taşıyan bir şampiyonluk. Bir kez daha gururu ve sevinci yaşattığın için Teşekkürler FENERBAHÇE...