Brezilya'da düzenlenen Şampiyonanın favorisi çoğunluk tarafından Brezilya'dır zaten. Ancak bu favoriye başka anlamlar katan farklı ikonlar var. En azından yüreğinde sarı-lacivert sevdayı taşıyanlar için. Bilindiği üzere ülkemizde takımların farklı dönemlerde farklı efsanevi oyuncuları olur.Bu da zamanla o oyuncunun ülkesinin, takım içinde bir ekol olmasına sebep olur. Bir zamanlar Fenerbahçe'de Brezilya ekolünün olması gibi. Teknik direktörlükte Zico, savunmada Edu, R.Carlos, orta sahada Baroni, M.Aurelio, Alex, forvette Deivid gibi tam bir Brezilya kökenli ve samba rüzgarı estiren bir takımın ekolünü düşünün. Bu dönemin öncesi de sonrası da bu ekolle beslendi. Ancak 2007-2008 sezonu tam anlamıyla Brezilya kokuyordu. Ve zaten Şampiyonlar liginde Çeyrek final'de bu sayede gelmişti diyebiliriz.
Aslına bakarsak futbol sınırlar ve renkler ötesi bir oyun. Belli bir çizgisi ve tarzı yok. Kimisi sıkıcı pas oyunuyla rakibi bunaltmak isterken kimisi kontra atak futbolunu, kimisi hızlı kanat organizasyonlarını ön plana koyuyor. Bizim için neyi nasıl oynadığının önemi pekte yok. İspanya'nın kupaya erken vedası onların kötü oyunundan kaynaklanmıyor. Modern futbol anlayışı içinde taktik dehalarının artık çözüldüğü anlamına geliyor. Bunları görüp yorumlamak ise sadece ve sadece sevdalandığımız renkleri taşıyan o futbolcuların milli başarılarını görmek ve birlikte yaşamakla mümkün. Dirk Kuyt'lı Hollanda, Pierre Webo'lu Kamerun, Bruno Alves ve Raul Meireles'li Portekiz, Emmanuel Emenike'li Nijerya acaba neler yapabilir? İsimlerini Dünya Kupası sahnesinde sergilerken Fenerbahçe'yi temsil etmeleri gururunu yaşamak?
Sarı-Laci'yi kuşanıp terleten her futbolcumuzun milli başarıları bizim için özel ve güzeldir. Ancak ben Fenerbahçe'nin devam eden ekolüne olan zaafımı devam ettiriyorum. Rengimiz belli, Brezilya !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder