3 Mayıs 1907 tarihinden bugüne, siyah çoraplılar'dan sarı laci çubukluya uzanan dev bir aşkın öyküsünü hatırlamak adına güzel bir gün bugün. Bazı sevdaları dışarıdan olanlar anlamaz. Anlamasını, idrak etmesini de beklemek aptallık olur zaten. Tek derdi Fenerbahçe'yi küçümsemek olan ve hayatını kendi takımından çok Fenerbahçe ile uğraşmakla geçiren zavallılara acımamak elde değil tabi ki de. Onları çok fazla yazıp çizmek istemiyorum. Bu aşkın küllenmesine sebep bir kaç güzel söz söylemek gerek aslında bugün. Çoğumuz ilk gittiğimiz Fenerbahçe maçını unutmamışızdır. Aşkınızla ilk buluştuğunuz gün. Nasıl unutabilirsiniz ki?
1940'lı yıllardan tutunda 70'lere, 80'lere uzanan bir ortak hikaye var. O zamanların çocukarı bugünün abileri, amcaları, dedeleri anlatıyor."Fenerbahçe bizlere hiç bir zaman rahat maç seyrettirmedi. Şampiyon olduğumuz sezonlar bile hep nefes nefese geçti. Ama gülen hep biz olduk." Söyledikleri en güzel söz ise aynı anlam altında birleşiyor; "Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz." İşte bu yüzden Hababam sınıfı Fenerbahçe'li veya Turist Ömer. Türk sinemasının en güzel karakterleri Fenerbahçe'li, en güzel hikayeleri hep Fenerbahçe ile ilgili. Çok fazla söze gerek kalmadı sanırım. Şimdi bize sevdamızın bu kadar derin ve bu kadar büyük olmasını soranlara gelsin sırada ki söz. "Gerçeğin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır" Aykut Kocaman ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder