3 Kasım 2014 Pazartesi

Run Kayhan Run...

Siyah-Beyaz ile Sarı-Laci'nin müthiş rekabetinde son gülen olma şerefiyle yazıma başlıyorum. Kazanmak elbette önemli ama kazandığınızda sizinde emek harcadığınızı bilmek başka keyif. "Nasıl yani? " dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle ki ; tribünde bağırmazsan kazanamazsın! destek olmazsan futbolcu oynamaz, totemler gibi bir sürü bahane üretir taraftar kafasında. İşte öyle bir gün daha yaşandı. Sosyal medyada derbiyle ilgili hiç bir şey paylaşma, maç saati telefona hiç bir şekilde bakma, ve en önemlisi santraya yetiş !!!


İstanbul'da yaşamanın en kötü tarafı sanırım bir yerlere yetişme çabası. normalde yarım saatlik yol kalabalık ve bir kaç aksaklık üzerine 2 saate çıkabiliyor. Haliyle Beyazıt'tan Maltepe'ye gitmek
baya bir zorlaşıyor. Beyazıt'tan saat 4'ü 20 geçe gibi harekete geçiyorum. İstikamet, tramvayla Eminönü oradan vapurla Kadıköy, oradan da otobüsle sahilden Maltepe. 17:30 Otobüsü ortalarda gözükmeyince mecburen minibüs yolunu kullanıyorum ama felaket!! Arkadaşlar telefonla arayıp "santraya yetişir misin?" gibi esprili yaklaşımlarıyla beni iyice geriyorlar. İçimden geçirdiğim stratejiler belkide sahaya çıkacak futbolcularınki ile aynı; koşarsam santraya yetişirim, yetişirsem de yeneriz! İdealtepe köprüsünün orada bir hışımla inişim ve koşmaya başlamamla büyük totem harekete geçiyor. Saat 18: 48 ve ben hala koşmaya devam ediyorum. Biraz güleceksiniz ama aklıma Emenike geliyor, koş ulan koş diyorum. Tren yolunu aşmak imkansız, mecburen Maltepe sahil yönüne doğru yöneliyorum. Sahildeki çeşitli mekanlar tıklım tıklım dolu, herkes televizyonlara dönmüş Seremoninin bitmesini bekliyor.Saat 18:59 Mekana giriyorum, o masaya düdük çalmadan oturmam lazım ve bizimkiler bana sesleniyor, maç başladı.

Maça Fenerbahçem hızlı başlıyor tıpkı Galatasaray maçındaki gibi. Zaten 3. dakikada Alper'in muhteşem driplinginde topu Emenike'yle buluşturarak golü hazırlaması maçı bizim için keyifli hale getirmeye yetiyor bile.Sene başından beri çoşkulu futbol oynayan Beşiktaş resmen kendi sahasında mahkum oynuyordu. Takım savunmasını iyi yapan Fenberbahçe orta alanda da Veli, Atiba, Oğuzhan işbirliğini de bozarak sahanın tek hakimiydi. Kırmızı kart itirazları, penaltı, hakem kararları gibi basit şeylerle uğraşmıyorum bile. Zaten maçın başında golü atan Emenike bu sefer Beşiktaş golcüsü Sow'a 86. dakikada adeta "alda at pası" yolluyordu.




Totemler, uğurlar ve inancın zaferi diyebileceğimiz güzel bir derbi oldu sonuç olarak. Bence liderlikten çok Şampiyonluğun fısıldaması olabilir bu zafer!!!





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder